Tam da böyle bir dönemde öz kaynaktan, yani altyapıdan bir hoca ve genç, geleceği parlak oyuncular A takımda görev almaya başladı.
Sosyal medyada gördüm, başka bir takım taraftarı Beşiktaş’ın altyapıdan oyuncu çıkarmasını ve bu çocukların iyi performans sergilemesini kıskandığını itiraf etmiş. Yönetimin de farkında olduğunu düşündüğüm müthiş bir fırsat var önlerinde... Beşiktaş’ı hem öz kaynak düzenine döndürerek gelecek yapılanmasını sağlıklı yapmak hem de ekonomik olarak rahatlatmak için. Böylelikle harcanacak para azaltılarak, kazanılacak para katlanabilir. Altyapıda gördük ki cevher kaynıyor. Geçen sezondan Ersin ve Rıdvan, bu sezon ise şimdiye kadar Serdar ve Emirhan. Daha gelecek Demir Ege’ler, Semih’ler de cabası.
Bu çocukların dilinden anlayacak kişiler de Önder Hoca ve ekibi. Şimdilik sezon sonuna kadar takımın başında kalacaklar. Yönetimi bu karardan dolayı şu an için kutlamak lazım. Şu an için diyorum çünkü sezon sonunu da görmek gerekiyor. Umarım Önder Hoca başarılı olur ve yönetim sezon sonu yerine birini getirmeye cesaret edemez.
Peki neden? Açık konuşalım, kariyerli ya da kariyer hedefi Beşiktaş derdinden önde gelen hoca Emirhan’ı, Serdar’ı oynatmaz. Hatta elinde olsa Ersin ve Rıdvan’ı bile oynatmaz. Kariyerini ve kendi cakasını düşünüp, tecrübe önemli der ve ona göre davranır. Neden riske girsin? İnsan sevdiği şeyler için riske girer. Ben Önder Hoca’nın Beşiktaş sevgisine yürekten inanıyorum, sanırım inanmayan da yoktur.
MÜTEAHHİTLERİN YERLİ DAYATMASI
Futbolseverlerin büyük bir çoğunluğu Türkiye’de yabancı sınırlamasına ya da başka bir deyişle yerli dayatmasına karşı. Çok farklı gerekçelerle bu konu tartışılmaya devam ede dursun, malumunuz TFF müteahhitleriyle birlikte kafasına göre kurallarla oynadı ve yerli dayatmasını yeniden yürürlüğe soktu. Yani tartışan, sen, ben, biz az ötede tartışmaya devam edelim. Müteahhitler ülke futbolunu saçma sapan noktalara sürüklesinler.
TFF futbol kulüplerine yerli dayatması getirileceğine futboldaki karar mercilerine, yani hakemlere yabancı zorunluluğu getirsin. Çünkü yönetemiyorlar. 3 kuşaktır A klasman hakem çıkan aile mi olur? Kuyumcu dükkânı mı burası? Dedesinden babasına, ondan da kendine… Muhtemelen sonra da çocuğuna, torununa… Çürümüşlük, adam kayırmacılık memleketin her alanına öyle bir yerleşmiş ki, aslında top yekûn değişim şart. Ne alakası var demeyin, çok alakası var. Neyse, konu dağılmasın futbolda kalalım. TFF başkanı kimdir? Kimlerle ilişkilidir? Bunlara bakalım öyle konuşalım ve hemen peşi sıra ekleyelim; Son 20 yıldır en çok neye ihtiyacı var memleketin? Açık ara liyakate.
Peki eğitimi, adaleti, liyakati nerede hakemliğin ya da spor yöneticiliğinin? Müteahhitler futbolu, mevcut hakemler de saha içini yönetince uluslararası arenada boyunun ölçüsünü alıp duruyorsun. Bu kadar genç nüfusa sahip ülkenin yurtdışı başarısı bir elin parmaklarını geçmiyor.
Bir de yaklaşık 2 hafta önce oynanan Türkiye Süper Ligi Şampiyonu Beşiktaş ile Türkiye Kupası Finalisti Antalyaspor maçından bahsedelim. Maç Katar’da oynandı, Beşiktaş penaltılarla kupayı müzesine götürdü.
Maçı 40 bin kişilik statta 3500 kişi izledi. Bitti.
Ülkenin en önemli 2 kupasının galibinin karşılaştığı organizasyonu yurt dışına çıkarmak mantıklı olabilirdi. Ama bu kadar organizasyonlukla bu iş olmaz. Olmadı da… Hele hele pandemi sürecinde böyle akıl dışı davranmak organizasyonu iyi yapsan bile olmaz. Bu günlerde hemen her şeyi Katar’a peşkeş çekerken, futbol tutkumuzu da peşkeş çekmiş olduk. Yarısı davetli 3500 kişi statta izlemiş maçı, toplamda 2000 bilet bile satılmamış. Ülkenin her kurumu gibi TFF’de attığı her adımda sınıfta kalmaya devam ediyor yani. Böyle plansızlık, böyle iş bilmezlik olmaz.
Ben SportifMag’de yazmaya başladığımdan beri 4 maç oynadı Beşiktaş. Sadece şu maçlara baksak, yaşananların altından kalkamayacak kişiler hala koltuklarında oturuyor. Hala aynı hakemler maçları yönetiyor. En son bir de bir belge çıktı, akıl alır gibi değil. Çıt yok…
Liyakat ve adalet, hava gibi, su gibi ihtiyaç.
Sosyal medyada gördüm, başka bir takım taraftarı Beşiktaş’ın altyapıdan oyuncu çıkarmasını ve bu çocukların iyi performans sergilemesini kıskandığını itiraf etmiş. Yönetimin de farkında olduğunu düşündüğüm müthiş bir fırsat var önlerinde... Beşiktaş’ı hem öz kaynak düzenine döndürerek gelecek yapılanmasını sağlıklı yapmak hem de ekonomik olarak rahatlatmak için. Böylelikle harcanacak para azaltılarak, kazanılacak para katlanabilir. Altyapıda gördük ki cevher kaynıyor. Geçen sezondan Ersin ve Rıdvan, bu sezon ise şimdiye kadar Serdar ve Emirhan. Daha gelecek Demir Ege’ler, Semih’ler de cabası.
Bu çocukların dilinden anlayacak kişiler de Önder Hoca ve ekibi. Şimdilik sezon sonuna kadar takımın başında kalacaklar. Yönetimi bu karardan dolayı şu an için kutlamak lazım. Şu an için diyorum çünkü sezon sonunu da görmek gerekiyor. Umarım Önder Hoca başarılı olur ve yönetim sezon sonu yerine birini getirmeye cesaret edemez.
Peki neden? Açık konuşalım, kariyerli ya da kariyer hedefi Beşiktaş derdinden önde gelen hoca Emirhan’ı, Serdar’ı oynatmaz. Hatta elinde olsa Ersin ve Rıdvan’ı bile oynatmaz. Kariyerini ve kendi cakasını düşünüp, tecrübe önemli der ve ona göre davranır. Neden riske girsin? İnsan sevdiği şeyler için riske girer. Ben Önder Hoca’nın Beşiktaş sevgisine yürekten inanıyorum, sanırım inanmayan da yoktur.
MÜTEAHHİTLERİN YERLİ DAYATMASI
Futbolseverlerin büyük bir çoğunluğu Türkiye’de yabancı sınırlamasına ya da başka bir deyişle yerli dayatmasına karşı. Çok farklı gerekçelerle bu konu tartışılmaya devam ede dursun, malumunuz TFF müteahhitleriyle birlikte kafasına göre kurallarla oynadı ve yerli dayatmasını yeniden yürürlüğe soktu. Yani tartışan, sen, ben, biz az ötede tartışmaya devam edelim. Müteahhitler ülke futbolunu saçma sapan noktalara sürüklesinler.
TFF futbol kulüplerine yerli dayatması getirileceğine futboldaki karar mercilerine, yani hakemlere yabancı zorunluluğu getirsin. Çünkü yönetemiyorlar. 3 kuşaktır A klasman hakem çıkan aile mi olur? Kuyumcu dükkânı mı burası? Dedesinden babasına, ondan da kendine… Muhtemelen sonra da çocuğuna, torununa… Çürümüşlük, adam kayırmacılık memleketin her alanına öyle bir yerleşmiş ki, aslında top yekûn değişim şart. Ne alakası var demeyin, çok alakası var. Neyse, konu dağılmasın futbolda kalalım. TFF başkanı kimdir? Kimlerle ilişkilidir? Bunlara bakalım öyle konuşalım ve hemen peşi sıra ekleyelim; Son 20 yıldır en çok neye ihtiyacı var memleketin? Açık ara liyakate.
Peki eğitimi, adaleti, liyakati nerede hakemliğin ya da spor yöneticiliğinin? Müteahhitler futbolu, mevcut hakemler de saha içini yönetince uluslararası arenada boyunun ölçüsünü alıp duruyorsun. Bu kadar genç nüfusa sahip ülkenin yurtdışı başarısı bir elin parmaklarını geçmiyor.
Bir de yaklaşık 2 hafta önce oynanan Türkiye Süper Ligi Şampiyonu Beşiktaş ile Türkiye Kupası Finalisti Antalyaspor maçından bahsedelim. Maç Katar’da oynandı, Beşiktaş penaltılarla kupayı müzesine götürdü.
Maçı 40 bin kişilik statta 3500 kişi izledi. Bitti.
Ülkenin en önemli 2 kupasının galibinin karşılaştığı organizasyonu yurt dışına çıkarmak mantıklı olabilirdi. Ama bu kadar organizasyonlukla bu iş olmaz. Olmadı da… Hele hele pandemi sürecinde böyle akıl dışı davranmak organizasyonu iyi yapsan bile olmaz. Bu günlerde hemen her şeyi Katar’a peşkeş çekerken, futbol tutkumuzu da peşkeş çekmiş olduk. Yarısı davetli 3500 kişi statta izlemiş maçı, toplamda 2000 bilet bile satılmamış. Ülkenin her kurumu gibi TFF’de attığı her adımda sınıfta kalmaya devam ediyor yani. Böyle plansızlık, böyle iş bilmezlik olmaz.
Ben SportifMag’de yazmaya başladığımdan beri 4 maç oynadı Beşiktaş. Sadece şu maçlara baksak, yaşananların altından kalkamayacak kişiler hala koltuklarında oturuyor. Hala aynı hakemler maçları yönetiyor. En son bir de bir belge çıktı, akıl alır gibi değil. Çıt yok…
Liyakat ve adalet, hava gibi, su gibi ihtiyaç.